Yok demeyin az dinleyin bakın size bir hikaye anlatayım.
Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman için de, kalbur saman için de… Develer tellal iken, pireler berber iken… Ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken… Tanrı dünyayı yaratmış amma dünyaya ve kendine yakışır bir çatı olsun diye de gökyüzünü yaratıp kaplamış dünyayı, geceleri karanlığın arasına ışıklar serpiştirmiş ama o kadar çok sevmiş ki gökyüzünü, Geceleri ay ve yıldızları düşürmüş denizlere ki daha yakından görebilsin dünyadaki canlılar ve bu muhteşem manzaraya da gümüşservi demiş… Gündüzleri ise masmavi olan, gökyüzünün mavisini düşürmüş denizlere, bulutlar kırılmasın diye de onların beyazını dalgaların köpüklerine bir dalgadan diğerine köprü olsun diye koyu vermiş.
lebi derya dan şöyle bir baktın mı ufuk çizgisin de buluşursa iki mavi bir martının kanatların da daha ne ister ki insan…
Yerle gök kavuştuğunda titremiyorsa yüreğin dolmuyorsa gözlerin kavuşmuyorsa ellerin büyümüyorsa hayallerin. çoğalmıyorsa umutların dünden bu güne, bugünden yarına iz bırakmıyorsa sen de… neye yarar yaşamak dediğin her neyse.
Masalsı bir şiir, heybetli bir hikaye, dengeli bir beste naif bir güfte olmadık bir an’ı yakalayan resmin yaşattığı sonsuzluk hissi yaşadıkça ve paylaştıkça daha da çoğalacak,
Kahvaltı Hikayeleri ®©
Kahvaltı Masalları olarak değiştirelim seni 🙂
Eline sağlık 🙃