İstanbul, İstanbul diye feryat figan eder şarkılar,
şiirler yazılan ve bu topraklara düşen tohumlara beslenen aşk’ın en ruhsuz halidir bu kentin aslı…
Bir sokağı ışıl ışıl capcanlı diğer sokağı kap karanlık ölüm sessizliği…
Paran kadar mutlu paran kadar aşıksın.
Paran kadar İstanbullusun.
Paran kadar İstanbulsun.
Bir yanına martıları diğer yanına boğazı almış üzerini de birkaç vapur birkaç tekne ile süslemiş kendini
üç beş medeniyete ev sahipliği de yaparak iyice şımarmış.
Erguvanlar bir bir döküldüğünde göğün mavisinin yanına, boğazın suları Turkuaz’a döner.
Petrol yüklü tanker sireni acı acı çaldığında sağa sola kaçışan balıkçı teknelerine güler Kız Kulesi.
Ve sen nereye gidersen git bir mendil sallama uzaklığındadır Galata.
Biraz balık iki teklik rakı bir de akşam üzere gün batımı eşlik ediyorsa ve karşına almışsan gönüldaşını.
Bırak her şeyi ister Ankara ister İstanbul adını en koy gerisi bende…
Kahvaltı Hikayeleri ®©