Sen bilmeden ben geldim. Sen bilmeden ben gittim. Sen göremeden bilmediklerini bende ben bitirdim. Düşlediğim kısa ama yasak bir yol vardı. O yolu sen gelmeden ben bozdum. Çiçekler almıştım sana, sen koklayamadan ben soldurdum. Sen baktığında açılan yaralarımı da ben tuz basıp acıttım, ben ağladım, ben yaşadım, yine ben bitirdim.

                Öyküler yazdım sana bilmediğin bir bankın üzerinde. Deniz bana gülümsedi… lodosa anlattım, o da esti gitti. Şarkılar dinledim birde dinlettim. Hiç birini bilemedin, bilmedin. İçim acıdı. Söz bile dinletemedim bu kalbe ama sen bilmedin. Ben de söylemedim zaten. Bilmediğin bir bulutun üzerine resmini çizdim, bütün kuşlar bildi sen bilmedin. Ben ağladım sen yağmur sandın. Ben söyledim sen rüzgar sandın ve ben öldüm sen akşam oldu sandın. Anlattım aslında kendimce kendime. Ama bilemedim ki sana nasıl anlatayım. Bilemedim.

                Susmayı tercih ettim. Bir akvaryuma koydum kendimi. Sen balık dedin ben ağzımı açıp açıp kapattım. Hayat çok zaman adil olmazken; bu kez resmen taraf tuttu. Maça 2-0 yenik başladım, öyle de kaldı işte.  Bana kalan ise bir çift ışıl ışıl bakan sen oldu…

Bir boğaz esintisinin genzimi yakan tuzu oldu bu sevda. Çok derinde kaldı her şey. Bir yanda balık ekmek, bir yanda kılçıklı sevdam. Bir yanda vapurlar diğer yanda seyyar aşkımı kovalayan imkansız umutlarım.

Burası İstanbul… Ankaraya bir adım mesafe. Bakarsan aslında şurası. Tek farkı bir simit, bir çay, bir boğaz, bir de içimdeki hüzünbaz sevdam. Yok aslında bildiğin gibi değil. Ben burada değil orada oturdum. Senin tam yanında. Öyle ki çok gece seninle ağladım, seninle acı çekip; sana dair tüm kara bulutları içimde biriktirdim. Bilmediğin o gecelerde seninle sabahlayıp: ufkuna kızılında sevdamı bulut bulut işledim….

Yanında duranları, seni üzenleri düşman belledim. Tüm kin ordumla üzerlerine yürüdüm. İnanmayacaksın belki bu uğurda o kadar çok meydan muharebesi yaptım ki mareşal ünvanı bile aldım.

Dur bir saniye. Neden bu kadar söz. İmkansız bir düşün peşinde koşan içimdeki beni daha fazla acıtmak için mi ? içimde o kadar kocaman bir savaş var ki bunu bilmemelisin. Bunu ben yaşamalı ben bitirmeliyim. Bu kadar ağır bir yüke seni ortak etmemeliyim. Yaşadığım her neyse bende kalmalı. Benimle başlayıp benimle bitmeli. Ne cümlelerin sızısı sende kalmalı nede çiçeklerin kuruyan dalları.

Önemi yok tüm bunların. Sana dair senleri sana bırakıyorum. Ben, beni ve bendeki seni alıp; dindiremediğim bu lodos’un altında sigaramdan derin bir nefes çekerek gidiyorum. Yaşadığım bu çılgınlığı içimdeki yaramaz çocuğa bırakıp; ben sulu bir amca olmaya gidiyorum. Sen olduğun yerde dimdik durmaya devam et.

Zaten seni seviyor olmamın seninle ne ilgisi var ki.

Aşk dediğin yürek ister ben de o yürek yok ki.

Kahvaltı Hikayeleri