Yaşamak sandığımı bir telaşın içerisinde kayboldum. Sırtımı dönsem deniz, 15-20 adım atsam dalgaların arasında Beşiktaş vapuru…..
Hani bir kaç dakikalık yürüyüş mesafesinde martılar. Kaçsam başka bir yana, kodlanmış
dijital bir kart sonrası mazot kokusuna karışan deniz kokusu, lodosun
kucağında süzülen martıların dansı… Öyle çok emek, zaman değil de biraz
gayrete bakar dediğimiz… Sonrası hep unuttuk, sırtımızı dönüp
yürümedik ama sırtımızı dönüp unuttuk…
Güllere daldık kır çiçeklerini unuttuk. Dijital dünyada sarhoş olup komşumuzun aç çocuklarını görmedik. Kulaklarımızı sokaklara ve komşulara tıkayıp hep uzaklar da aradık merhameti ve yardımlaşmayı netice de unuttuk insan olmayı….
Neyse be İstanbul…
Biz sevdayı aşkı insanlığı unuttuk sende arada unutulsan ne olur…..
Kahvaltı Hikayeleri ®©