Nesli tükenmekte olan bir devrin son temsilcilerinden olmak ve direnmek her şeye rağmen. Her şey derken de ki “şey” ne onu tam bilemiyorum ama direniyorum netice de önemli olan da bu.

Biliyoruz ki hepimiz kahramanız hepimiz her şeyiz ama o “şey” ne onu yine tam bilen yok.

Neyse asıl mevzumuz o değil asıl mevzumuz  bir çoklarımızın yağmur sonrası kokusuna aşık olduğu bir kısmımızın da yağmur sonrası büründüğü çamur kıvamı nedeniyle küfrettiği ancak her iki gurubunda peşinde koşup uğrun akan ve para akıttığı toprak….

Toprak o kadar mağrur ki sabırla bekler koşan koşsun dökülen dökülsün…

Atalarımız ne güzel demiş; Son gülen iyi güler…

Een son sahnede toprak bizi öyle bir sarıp sarmalar ki nefesimiz kesilir. Stres dert kalmaz. Her şey arkamızda ki bir karanlıkta kalırken biz önümüzde ki aydınlığa huzura doğru ilerleriz.

Neyse hatırlatmak istedim ölüm ve be…

Hani yarın okurum dediğin kitabın, yarın kapağını açmayı geçtim görememe ihtimalin var. Yarın uğrarım dediğin arkadaşına uğrama ihtimalin ne kadar gerçekçi ve o koklamadığın çiçek sen yokken başka kimseye kokmayacak mı?

Şiirleri başka kimse okumayacak mı?

Hadi şimdi biraz düşün…

Ölüm var bee..

Gözlerine aşık sesine sarılıp yokluğuna varlık ekleyen kaç adam tanıyorsun…

Ölüm var be…

Neyse işte o “şey”’i ben hala bilmiyorum.

Çünkü tek gerçeğim özümde ki nefesim…

Kahvaltı Hikayeleri ®©