Çılgınlık boyutunda yaşanan bir sıkıntının eseri miyiz?
Aslında kimin hangi pencereden baktığına bağlı biraz, bir yanlışlıktan ibaret sözlerin arkasına sığınan birer bencillik abidesi yaşamlardan ibarettir aslında bu öykünün buruk tadı…
Sözlerin askıda kaldığı, bir kusur arandığı, düşene bir tekme de ben vurayım havalarındayız. O kadar karmaşık bir dünya da var olma savaşı içerisindeyiz ki; onca cepheden bir kaçını kaybetmek bile bize anormal geliyor.
Halbuki; büyük savaşlar için birkaç küçük savaşı kaybetmek bize ne kadar zarar verebilir. ,
Varsın o kusur bizde de olsun. Varsın bu savaşı da biz kaybedelim. Yürümeyi öğrenmeden önce kaç kez düştüğümüzü kaçımız anımsar… ben çok düştüm ve halen de düşmeye devam ediyorum. Bu düşmelerimden öğrendiğim çok şey oluyor. Mesela insanı bazen bir yol bazen bir kişi çıkar tanımadığı bir kişi tamamlar. Bazen inanmak zor gelse bile insanı insan da satar. Evet kaba geldi size biliyorum ama resmen satar.
Benim veya sizin veya onların öyküsü bu nokta da ne başlar ne de biter.
Asıl olan aldığımız dersler ve kaybettiklerimizdir.
Kaybettiğimiz maddi değerler elbet yerine konur ve tedavi süreci olanken; manevi değerler ne yerine konabilir nede tedavisi mümkündür. Bir çoklarımız bu süreçten geçerken; ne kadar farkında olabiliriz Ya da farkındalık oluşturabiliriz.
Ben çok bilen ! bir insan olarak size çoook dersler vermek isterdim ama yok. Olmayan bir şeyi insanlara kazandırabilmek çok zordur. Toplumsal olarak her daim şikayete hazırken neden çözüm önerilerine kapalı kalıp; bu kapalılığı başkalarının sırtına yükleriz anlamam.
Canım çok sıkılıyor. Sıkılıyor, çünkü ben bu dünyada bir şeyler olabileceğine dair umutlarımı her sabah yeşertirken her akşam hepsi solup ölüyor. Bu kısır döngünün yaklaşık 18250 gününe ancak sabır eyleyebildiğime inanıyorum. Sabır en büyük erdem sabır en büyük güç gösterisi.
Ya içimize attığımız ve günden güne bizi öldüren gerçek öfkeler, yitirilmiş saygılar, yalancı gülümsemeler…
İçimde büyüttüğüm tüm çiçekleri söküp yerlerine kaktüs ekiyorum artık kimseler bana yaklaşamasın diye. Hani hep biri vardır ya halay başı olur o mendili alıp sallar. Ben artık mendil sallamayacağım. Zaten halay çekmeyi de sevmem
Bu günlük bu kadar yılgınlık yeter.
Şimdilik hoşça, esen ve sözünüzde kalın.
Kahvaltı Hikayeleri ®©