
Kısalmıştı ömürler, kardelen çiçeğimizi ezmişlerdi sevgili. Artık yeşilsiz bir dünyamız vardı. Yıldızlarımızı ameriKan f-35’leri bir bir düşürmüştü. Artık yıldızlarımız ve onların soluk yüzlü mavilikleri olamayacaktı ki; engin derinliklerde de kaybolamayacaktık. Daha sonrasında umutlarımızı da aldılar, yarınlarımız olmasın diye ve bir de yüreğimizi aldılar ey sevgili. Sağlığımıza aşı ile yarınımıza da bireysel krediler ile kotalar koyarken, devren değil de menfaatlerimiz doğrultusunda Hira Dağı dahi parsel parsel satıldı ama hala bir kısmımızı alamadılar, alamadılar ruhumuzu, öldüremediler düşüncelerimizi, bedenleri çürütseler de her zaman her şeye burunlarını soksalar da, sokamadılar çomağı bu sefer tek beygir çift tekere. Sokamadılar çomağı. Ezemediler, her yanımızı ezseler de, ezemediler bu sefer savaşçı yanımızı. Pes ettiremediler ne sana ne de bana…
Bir yanımızda uydular, diğer yanımızda drone’lar. Ne gizlimiz kaldı ne saklımız. Yok artık dört duvar içinde, kol kırılır yen içinde. Herkes her şeyi en içinde, 4K kalitesin de sevişiyor, WAV formatında sohbet edip sosyal arenada kılıç çekip kürsüye karşı özür dilerken arkasından konuşuyoruz zihnimizin boş koridorlarında yankılanan emanet fikirlerle.
Faili meçhule düşen umutlarımızın katili hırslarımız, umutsuzluklarımızın sebebi ise her defasındaki vazgeçişlerimiz.
İnsansız hava ve kara araçları olsa ne yazar ki insanın içinde kalmamış ki insan…
Herkesin her yeri açıkta kaldı da şu insanlığı ve yarınlarımızı aydınlatamadık ya sevgili.
Herkes her şeyi biliyor ve herkes her yerde konuşuyor. Bir bakmışsın amcam 99 konu üzerine fakülte bitirip üzerine de master basmış. Biri hakeme sallar diğeri Aşık Veysel’e. Biri basına sallar diğeri Somali’ye. Canı sıkılır Afganistan’a girer, canı sıkılır Irak’a dalar. Yok oda olmadı Libya, Mısır devrimi olur bahar olur petrol yine amcaların olur.
Ey sevgili, aşkı unut. Bir çift postal giy sende hizmet et yüce ulusların geleceğine. Sömür, iliğine kadar kurut ve sağ sağabildiğin kadar minik devletÇikleri. Madem düzene uyduk madem en afillisinden bir 4k TV aldık. Madem ki 6000 TL’lik maaşa 50000 TL’lik cep telefonu aldık. Madem atla gidiyoruz ayran içmeye madem ki insanlığı biz kurtaracağız madem ki çekiç güç Adana’da. Madem ki koskoca Birleşmiş Milletler birleşemiyorsa insanlık için. Madem ki soykırımı yasallaştırıyor ülke menfaatleri madem ki muhalefetin aklı havada 5 kuruş etmiyor, madem ki aşkı para ile Aksaray’da alabiliyoruz, madem ki hüzzam sevdaları ponpişlere sayıyoruz, madem ki sevişmeleri 10’ar dakikalık antrakt’lara sığdırabiliyoruz…. O zaman aşkı unut sende dinle onları…
Ey sevgili aşkı unut, Kısalan yaşamlarımız bir kelebek ömrünü anımsatırken. Kaybettiğimiz yıldızlarımızı arıyoruz uydusal geçit alanlarında arıyoruz…
Birkaç gün yazmak istemiyorum ve bunu açıkça yazıyorum.
Ben bunu yazacak kadar dürüstüm de siz kendinize ne kadar dürüstsünüz.
Hadi bu yazıya kendiniz hakkında dürüstçe bir yorum yapın…
Kahvaltı Hikayeleri ©®
ben bazen seni anlamıyorum 🙂
Eline, yüreğine sağlık
Belki de anlaşılmamak için yazıyorumdur.
teşekkür ederim.
Ben bu yazıyı çok beğendim.
Bir çok yer var muhteşem olan ama şu kısmı çok güzel.
“…her zaman her şeye burunlarını soksalar da, sokamadılar çomağı bu sefer tek beygir çift tekere. Sokamadılar çomağı. Ezemediler, her yanımızı ezseler de, ezemediler bu sefer savaşçı yanımızı.”
Şiir gibi.
Tam sistemsel bir eleştiri diyorum aşk geliyor, şimdi aşktan bahsedecek diyorum yine eleştiriyor:)
Sen de az deli değilsin he🙃
Eline sağlık…