Küresel yaşam koşullarının dayattığı samimiyetsiz, içe kapanık, geniş ruhsuz caddeler, uzun ve fiyakalı adreslerde toprağa, gökyüzüne, kuşlara ve yıldızlar ile insana hasret nefsin tatmin edilip ruhun ve kişiliğin bedeninin susuz kaldığı yeşil alanların bahçe çitlerinde ki plastik süslerden ibaret olduğu. Tarım alanlarında sebze ve meyve yerine rezidans ve avm yetişen, SİT alanlarından doğa ve tarih yerine rant fışkıran inanılmaz bir hırs ve ısrar neticesi ısınan kürenin suçunu gün de ortalama 48 kg dışkı bırakan litrelerce süt ve sayısız buzağı ile kilolarca et ile binlerce insanı besleyen doğaya katkı sunan ineklere atan sektörel insani bir faciayız. İnekleri katlederek küresel ısınmayı engelleyeceğiz ancak soğuyan dünyada piknik yapacak yeşil alan bulamayacağız.
Her şey insanlık için diyorlar oysa yağmur sonrası toprak kokmayacaksa neye yarar otobanlar ve yıldızlara bakarak sevgiliye şiir yazamayacaksak neye yarar akıllı evler, yok olacaksa nefes alacağımız hava sahalarımız olmasa neye yarayacak ki bu gelişmeler. Yapılması gerekenler pek zor değil aslında. Eğer varsa; çevreye daha az zarar veren hatta hiç zarar vermeyen teknolojileri kullanmak. Yoksa da doğaya saygı….
Aksi takdirde bu gidişle tıpkı şu bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz “Yapay Şehir” insanlarından bir farkımız kalmayacak. Farklı kalabileceğimiz daha yeşil yarınlara….
Kahvaltı Hikayeleri ®©