Toprağa uzanan çocuklardık biz. Bir elimizde gazoz kapakları diğerin de misketlerimiz ile koşardık hayallerimiz boyunca. Hayaller deyince küçümsemeyin sakın ha, bizim hayallerimiz boyumuzdan büyük kanımız kadar deli yüreğimiz gibi delikanlıydı. Abilerimiz vardı, ablalarımız, delicesine öğrenmeye heves ettiğimiz dünya dolusu bilgiler vardı ama dokunmatik sosyal soytarılıklar yoktu…
Bizim sokaklarımız da sinemalarımız, caddelerimizde tiyatrolarımız, mahallelerimiz de karanlık geceleri aydınlatan oyunlarımız vardı. Bizim çok güzel gülen insanlarımız vardı, şarkılar tane tane söylenir, oyunlar birlikte oynanır, dizimiz kanadı mı birlikte gülerdik…
Aşklarınız mendil arasında ki mektuplara saklanırdı. Korkularımız gece yarısından sonra gelecek gulyabaniden ibaretti…
Büyüdük, her şey değişti, ne gazoz kapaklarımız ne de misketlerimiz kaldı…
İyi insanlar bir bir gitti biz kaldık.
Biliyor musun hiç olmayan oyuncaklarım kadar sevdim seni ve Ferhan Şensoy’u…