Memleketimden kar manzaraları deyince aklıma Nazım’ın memleketimden insan manzaraları geldi. Sen kendini Nâzım Hikmet mi zannettin demeyin. Benim ne haddime. Sadece o günlerin üzerinden benim yaşım kadar zaman geçse de O bugüne kadar dünya tarihinin gelmiş geçmiş en büyük ozanı. Ben ise doksan gün bedelli askerlik yaparken sevgilime -eşime- yazdığım hasret şiirleri dışında tek bir satır bile şiir yazmamış birisiyim. Yazımdaki başlık memleketimin bugünkü durumunu anlatmak için başka başlık bulamadığımdan kaynaklandı.
Bildiğiniz gibi uzun zamandır bu hafta otuz sekizinci hafta oldu cumartesi sohbetlerinde genellikle anılarımı yazmıyorum. Dört boş kafesten sonra oluşan anılarımı yazıp bazı gruplarımda paylaşıyorum ama bu hafta gelişen olayları da sohbette yazmam gerektiği kanaatim oluşunca hadi Şevket yaz bakalım dedim. Neyse yine fazla uzattım konuya girelim.
Bildiğiniz gibi geçen hafta sonu her yer kar yağışlıydı. Ama benim oturduğum yere kar yağmadı. Gökyüzünden kürekle kar boşaldı. Bazı yerlere de Allah tarafından damperli kamyonla kar indirildi. Oturduğum yer zaten İstanbul’dan -Şişli ilçesi- beş derece yaz kış daha soğuk. İstanbul demek eskilere göre sur içi İstanbul sayılırdı ama bizim için Şişli ve civarı İstanbul sayılıyor anlamındadır.
19 Şubat Çarşamba günü öğle saatlerinde Sarıyer’de kar başladı. Niye Sarıyer diyorum çünkü meteoroloji o gün için yağış ve akşam saatlerinde karla karışık yağmur demişti. Hatta elimizdeki akıllı (!) telefonlarda da aynısını gösteriyordu. Evde karın aniden bastırdığını fark edince başımıza gelecekleri anladım. Sarıyer için kar saati. Ama sadece Sarıyer özellikle kutupta yaşayanlar için. Sarıyer’de oturanlar benim yaşadığım siteler bölgesine kutup diyorlar. Eşim akıllı telefonuna ve ara sıra izlediği haberlere aldanıp kar yarın başlayacak hatta cuma günü daha çoğalacak diyerek” Büyükdere’ye gitmişti. Ben kar başlar başlamaz panik içerisinde eşimi arayarak her kazak erkeğin yaptığı gibi “derhal eve gel” komutumu verdim. O da bana klasik her kazak erkeğin eşi gibi davranarak “acelen ne?” dedi. Ben “kar başladı görmüyor musun?” dedim. “Burada kar falan yok” diye cevapladı. O anda anladım kutupta kar başlamıştı ama daha aşağılara inmemişti. Ben alttan alarak “hayatım burada başladı ne olur ne olmaz yollar kapanabilir” dedim. “Acelem yok işim bitince gelirim” dedi.
Yollar kapanır derken sizler bilmezsiniz kutupta hayat başkadır. Merkezden kutba çıkan iki yolumuz var birincisi ana yolumuz ikincisi her Çarşamba Pazar kurulduğu için Pazar yolu adını alan yol. E bugün de Çarşamba hava da müsait pazarımız kurulmuş gerçi bazı marketlerdeki fiyatlar pazardan ucuz ama biz Pazar alışkanlığımızdan dolayı Pazar’a gideriz. Yani o yolda Pazar var. Diğer yolumuz yani asıl birinci yolda tüm yaz günü torbaya girmiş gibi ekim ayı başlarında herkes tatilden dönüp okullar açılınca yolun aşağıya iniş tarafı kapatılarak saygıdeğer büyükşehir belediyemizce taş duvar inşaatına başlandı. Yani yol tek şerit. Sadece çıkış var.
Benim arabada dört mevsim lastiğim var. Ayrıca bodrum katta kış lastiğimde bulunuyor. Bu sene tembellik yapıp nasıl olsa dört mevsim lastiğim var diye ve de yıllık hava durum raporuna aldanarak -ekim ayı gibi bu yıl için kurak geçecek dediklerinden- kış lastiklerimi taktırtmadım.
Şimdi gelelim asıl meseleye birinci yol tek şerit ve benim gibi bırakın kış lastiği takmayanları herkesin dört mevsim lastiği de yok. Bir araba kalsa arkadakiler bekle babam bekle yapacaklar. İkinci yol pazardan dolayı kapalı buyurun cenaze namazına … Anladınız mı feryat ederek eşime acele gel diye neden aradığımı.
Kar o kadar yoğun yağmaya başladı ki yollar aniden bembeyaz oldu. Neyse peş peşe üç telefon sonucunda eşimi eve getirme becerisini gösterdim. Eve geldiğinde hala bana sitem ediyordu ama akşam saatlerine doğru haberler gelmeye başlayınca bana hak verdi. Tahmin ettiğim gibi çıkış yolunda önce bazı araçlar arkasından meteorolojiye kanıp zincir takmayan İETT otobüsü kalınca ortalık savaş pardon kar alanına döndü.
Siteleri üçüncü boğaz köprüsüne bağlayan yolun ismi varyant. Sitelerden çıkıp sağdaki benzin istasyonunu geçtiğinizde Bahçeköy’e giden yolun sapağında başlıyor. Yolun sağında bowling oynama alanının karşısı kar yağmasa bile buz paten sahasını aratmıyor. Burada devamlı yola kaçak giren tırlar kamyonlar kayarak yolu kapatıyorlar. İşte öğle saatlerinde başlayan kardan sonra da beklenen oldu kamyonun birisi yolu kapattı. Yarabbi şükürler olsun böylece kutbun şehir ile irtibatı kesildi. Bu kar inşallah meteorolojinin tahmini gibi hafta başına kadar sürerse yırtarız yoksa bu kadar insan açlıktan susuzluktan kıvranır. Bundan altı yedi sene önce de böyle kar yağdığında kutupta içme suyu bitmişti herkes nerede ise kar sularını eritip içecekti.
Yok bıyık altından gülmeyin yarın sabah veya bu akşam otobüsler kutba giremeyecek duruma gelir. Belediye ring seferleri koymazsa işe gidip gelemezsiniz. İş yerindekiler de size “haydi abartma bu kadarcık karda işe gelinmez mi?” Diye sitem ederler. Sonuçta kutup dışında yağan kar birkaç santimken burada çarşamba akşamı kar yeni başladığında yirmi cm oldu. Allahtan belediye akşam saatlerinde ring seferlerini başlattı. Kar kalınlığı ise abartmıyorum elli-altmış cm oldu arabalar kardan görünmeyecek hale geldi.
Marketler açık, işin en romantik tarafı evden çıkıp eşimle yürüyerek gidip market alışverişi yapmak. Birbirimize kar topu atmak çocukların yaptığı kardan adamları seyretmek. Bunlardan daha güzeli pencerenin önündeki koltuğa oturup bir taraftan karın yağışını seyrederken içkini yudumlayıp kitap okumak.
Evet kar yavaş yavaş kalkarken sıra arabayı temizlemeye geldi. Şansa arabamızı park ettiğimiz yer gölgede yolun karşısındaki araçlarda kar oranı azalmışken bizimkinde çoğalmış. Yaklaşık kırk beş dakikalık bir uğraştan sonra arabayı temizledim.
Ertesi gün kar yağışı artık tamamen bitti. Kutup dışındaki yerlerde yolların kenarlarında kar kalmadı ama bizde öyle mi? Hala yol kenarları en az otuz cm kar içinde.
Dünürüm Neriman Yalova’dan kar başlamadan torunumuzu sevmek için gelmişti. Bu sabah müthiş bir diş ağrısı ile uyanmış bana “sağlık ocağına beni götürür müsün?” diye rica etti. Diş implantlarının altındaki diş etlerinde iltihap oluşmuş. “Burada geçici bir önlem alalım ben Yalova’ya dönünce dişçime gideceğim” dedi. Bende arabayı kardan kurtarmıştım. Beraber yola çıktık. Yola çıktık dememe bakmayın sağlık ocağı bize beş yüz metre ama ben ağrısı var yürümeyelim istedim. Diş ağrısı başına vurduğundan başı da ağrıyordu.
Sağlık ocağının sokağına saptık. Yol çift yön ama Koç üniversitesinin öğrencileri sayesinde tek yön çalışıyor. Bizim buradaki yollarımızın hepsi tek yön olmuş durumda yollarımızın bir şeridi Batı yurdu öğrencilerinin özel araba park etme alanları. Ben yolun yarısını bitirdiğimde karşıdan bir araba yola yeni girdi ben selektör yaptım beklemesini istedim yola girerken zaten karşıdan gelen üç arabaya bekleyerek yol vermiştim. O yola yeni girdiğinden beklemek zorundaydı beklemedi ben yolun üçte ikisini bitirdiğimde kafa kafaya geldik. Önümde araç, bir şerit özel mülkiyet (!). Diğer taraf kırk santim kar dolu. Geri gidersem ya kara saplanacağım ya da arabalardan birine çarpacağım. Adam bana baktı ben ona baktım. Geri git diye işaret ettim. Gitmedi. Ben de kımıldamadım. Adam elini cebine attı. Ben tamam dedim şimdi silah çıkaracak her zaman haberlerde gördüğüm olay tekrar edebilirdi. Adam cebinden sigarasını çıkardı camı açtı ve sigarasını yaktı. Ben tamam dedim bekleyeceğiz saatime baktım 11.45 sağlık ocağındaki doktorun gitmesine on beş dakika var. Neriman’a döndüm Neriman arabadan iniyoruz dedim. Neriman sağlık ocağının yerini bilmiyordu zaman geçiyordu arabadan indik. Yolun ortasındaki aracımı kilitledim. Önümüzdeki arabanın yanından geçtik adam ağzında sigarası yanındaki kadınla konuşuyordu. Sağlık ocağına gittik. Neriman sıra numarası aldı. Sırası gelmemişti. “Sen bekle ben araba işini halledip geleyim” dedim.
Arabaların olduğu sokağa geldiğimde önümdeki aracın neden geri gidemediğini anladım. Yolun başında Bim Market vardı. Bim’e malzeme getiren kamyon yolu kapatmıştı. Adam kamyonun yanındaki karın üzerinden geçip yola girmişti. Geri geri gittiğinde oradan çıkabilecek pozisyonu yoktu. Kamyon şoförüne yoldan çekilmesini söyledim. Beyefendi lütfetti kamyonu çekti. Önümdeki araç geri geri giderek bana yol verdi. Sağlık ocağının yoluna çıktım. Bu seferde arabayı park edecek yer bulamadım. Her yer araba doluydu. Üniversiteliler arabalarını yol kenarlarına park etmişler karlarda onları kaplamıştı. En sonunda bakkalın önüne bakkaldan rica ederek park ettim. Sağlık ocağında Neriman’ın sırası gelmişti muayene oldu doktor antibiyotik yazdı. Eczaneden alıp arabamı park ettiğim yere geldiğimde 150 numaralı otobüsün yolu kapattığını gördüm. Park etmiş arabalar yüzünden otobüs çok zor ilerliyordu. Karşı yönden gelenlere yol vermek için beklemek zorundaydı. Çünkü siteler semtinin tüm yolları tek şeride düşmüştü. Otobüsü bekledim sonra onun arkasına takılarak Neriman’ı bırakıp eve gittim.
Sizler kardan dolayı yollar kapalı diye düşünebilirsiniz ama inanın kar olmadığında da evden çıkıp markete gitmek imkânsız hale geldi. Site sakinleri olarak yaz gelip Koç üniversitesinin tatile girmesini dört gözle bekler durumdayız. Onların tatilinde arabalarımızı rahatça park edip markete gidebiliyoruz. Kafelerde oturabiliyoruz.
Son söz: Sitelerin ortasında yurdun karşısında üniversite öğrencilerinin yurttan üniversiteye ring minibüs seferlerinin yapıldığı alanda büyük bir park var. Baharlarda ve yazın eşimle orada yürüyüşler yapıyoruz. Parkın ortasında çok güzel bir çocuk oyun alanı hemen yanında büyükler için sportif aletlerin bulunduğu saha var.
Bir inşaat mühendisi olarak benim önerim bu alanın komple kazılarak kapalı katlı otopark olarak düzenlenmesi. Üzeri de yine toprak örtülerek bugünkü durumundaki gibi değerlendirilmesi yönünde. Yıllar önce aynı işlemi Kocaeli/Gölcük belediyesi için yapmıştım. Böylece yollar tek şerit olmaktan kurtulmuş olur. Semt sakinleri de rahatça alışveriş yapabilirler. Belediye de gelir elde etmiş olur.
01.03.2025
Şevket M. Oğuz