Bu talihsizlikler neden hep beni buluyor diye düşünüyordum… Bu duvar yazısı neden olduğunu hatırlattı 🙂


Gerçi teravihten kaçtığımız zamanlarda atari salonuna gidiyorduk biz. Arkadaşlarla caminin önünde buluşup en yakın atari salonuna koşar, teravih bitiminde caminin önünde olacağımız süreyi de hesaplayıp, ona göre oyunlar seçerdik.
Zaman yetmediğinden oyun devam ederken bırakıp gittiğimiz zamanlar da oldu.

Atari salonundan çıkıp camiye doğru “ömrümün en uzun, ömrümün en kısa, ömrümün en çocuk, ömrümün en ihtiyar yolunu koşuyordum.. Çünkü sonunda annem oluyordum babam
kokuyordum sonunda…

Oha Yılmaz Erdoğan beni anlatmış :)))

Şaka bi’ yana o koşu çok önemli. Cami dağıldığı zaman orada olman şart. Bir de sorulara net cevaplar vermen gerekiyor. “Neredeydin göremedim seni? ” “arkalarda ayakkabılara yakın, arkadaşlarla birlikteydik”

Bak şimdi anlatınca taşlar yerine oturuyor… Teravih yerine atari salonuna gittiğim yetmezmiş gibi bir de teravihteyim diye yalan söylemişim 🙂


Taam taaam. Pardon 🙂
-see you