İklim değişikliklerinden kaynaklı garip bir dünya içerisindeyiz. Ne ilk bahar ne de son bahar kaldı. Yok artık 4 mevsim, yaz ile kışa mahkum olmuş insanoğlu. Hani bir ilk bahar sabahı güneşle uyanan aşklar artık yok veya ne bileyim düşen bir yaprak gördüğümüz de kimseyi hatırlamayacağız ve kimse kimseyi bir sonbaharda sevemeyecek. Eylül, bir daha şaire şiir yazdırmayacak belki de…     

Ağırlaşan gözlerime hala gözlerin yansırken, ruhumda derin bir sessizlik. Susmak ile haykırmak arasında kalan bir zaman dilimine gömülmüş hatıralar arasında çırpınışlar… yokluğundaki varlığın acıtıyor her bir hücremi. Koşuyorum sahiller boyu belki bir adım daha yaklaşabilirim kaygıları ile. Umudun dilenciliğini yaparken titriyor ellerim, açlıktan kokan ağzım değil yüreğim, kanayan yaramdan akan kan değil, sen… ve bu son çırpınışım nefes alamamaktan değil, sensizlikten…

   Aklı selim düşünceleri taşıyamıyorum. Ağır geliyor bana. Hesaplarım var kapatamadığım, ihanetler var. Kapatamadığım bir kapı, koyamadığım bir nokta, anlatamadığım cümlelerim var. Yare gel demek için çırpınan ama utancından konuşamayan bir ben var gözlerinde… Dinlediğim her şarkıya sakladığım ayrı bir damla gözyaşı, her gözyaşına sakladığım nikotin dolumuna hazır makaronlarım var. Sen geldiğinde aklıma, içime çöken bir acı, o acının yanına yakışan hüzanbaz sevişmelere saklanan içi buram buram sen kokan öykülerim var.

    Ah sevgili, kayıp zamanların ütopyası. Nasıl da özledim  seni, nasıl da hasretim o minik yüreğine. Sensizliğe nasıl hapsettim kendimi. Serin bir akşam üstüne koydum tüm isyanlarımı, diz çöktüm karlı kentin beyazının önünde, titreyen ellerim yüreğimde, seni diliyorum senden, gelmeyeceğini, gelemeyeceğini bilerek, ağlıyorum, anlasana ölüyorum…  bırak üstü kalsın, bu acının dumanında boğulayım. Tuzlu sulara göm bir daha seni göremeyecek gözlerimi.

    Kalbin yanında kırılan kalbin aynasıydı, hüzün kokar tüm şarkılar. Hüzzam akşamlar ağartır saçlarımı, Anason kokan dalgalara tutunur hayallerim. Sen gidersin ben kalırım, ben giderim sahilde ayak izlerim kalır. Ötesi berisi yok işte, mevcut durum kahrı bela. Umudumu taze tutmaya çalışıyorum elbet bir bahar filizlenir umudu ile ….. nafile…. 

     Tarihin tekerrürlüğü yalın haliyle tarihte kalması temennimdi. Oysa bu tekerrürün vuslata yönelik gerçekleşmesi naçizane yeteneğimden kaynaklanıyor olsa gerek. Bırak her şey olduğu yerde bilinmeyen de kalsın. Söze ne hacet, “…Kaybetmek için çok erken Sevmek için de çok geç…”

Ey aşk beni asla affetme. Çünkü, ben asla kendimi affetmeyeceğim….

®©Kahvaltı Hikayeleri ®©