Yedi düvele karşı verdiği savaşı, adına düzenlenmiş idam fermanıyla ve dışarıdaki düşmanlar yetmezmiş gibi içerideki düşmanlarla da savaşarak kazanmış, kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni, o tarihte bir çok ülke krallıkla yönetilmesine rağmen “ben sizin kralınızım, bana itaat edin” dememiş, yönetim biçimi olarak “cumhuriyeti” getirmiş, devrimler yapmış, savaştan çıkmış bir ülkeyi kalkındırmak için gecesini gündüzüne katmış, bir suikast planı önlendikten sonra “ben ölürsem bu ülke batar” değil de “benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” demiş, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, kurtarıcısı ve atası Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı, minnet ve çok büyük bir özlemle anıyorum.

Atatürk siyaset üstüdür. Kimsenin tekelinde olmadığı gibi sevgi-saygı konusu da keyfiyete bağlı değildir.

Türk olan Atatürk’ü sever ve saygı duyar.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Yaban kitabında dediği gibi;

İnsan Türk olur da, nasıl Kemal Paşa’dan yana olmaz ?